Miraç hadisesini çok güzel anlatmış
Dursun Ali Erzincanlı abimiz. Bu şiir ilk çıktığında o kadar sevdim ve o kadar
dinledim ki neredeyse tamamını ezberlemiştim. Şu an bile şiirin çoğu halâ hatırımda…
Miraç kandiliniz mübarek olsun.
Kapatın
gözlerinizi ve Karanlığı seyredin.
İşte
böyle bir gece, Mekke’de bir gece
Yorgunluk
havada, gariblik suda
Simsiyah
bir sessizlik, Uyku bile uykuda.
Kabe’nin
hatim kısmında yanı üzere yatan biri var:
Yıl
Hüzün Yılı Ebu Talip yok,
Yıl
Hüzün Yılı Vefakâr eş Hatice’tül Kübra yok.
Kabe’nin
hatim kısmında yanı üzere yatan biri var:
Teselli
arayan kalp, hüzünle çarpan kalp,
O’nun
Kalbi.
Ve ayak
sesleri…
Yıldızlar
ışıldıyor, bu ayak sesleri göklerden
yol
veriyor yıldızlar,
Semadan
inenler var.
İzin
verseydi Allah kainat inerdi yere;
Çünkü
Kabe’nin hatim kısmında yatan Sultan-ı Levlaktı.
İzin
verseydi Allah Alemler inerdi yere.
Ama
emir yalnız Cebrail’e,
Ve
yalnız Cebrail iner yere.
Kalk!
Ya Resûlallah
Semada
melekler seni bekler.
Taif’te
taşlanan yüzüne hasret,
Alaya alınan sözüne hasret.
Seni
bekler melekler.
Yeryüzünde
vefa yok mu?
Seni
teselli edecek birini mi arıyor kalbin?
Sevdiklerin
bir bir uçuyor mu elinden?
Üzülme!
Ve aç gözlerini öteler bekliyor seni.
Bu gece
kainat adını anacak,
Burak
senin için uçacak.
Aç
gözlerini Ya Habiballah!
Bu
gecenin adına İSRA diyecek Allah.
EY YEDİ
KAT SEMA Aç kapılarını!
Ve
haber ver hasretle bekleyen Peygamberlere;
De ki;
Hz. Adem’e Salih Oğul geliyor.
Söyle;
İsa’ya kuytu köşelerde havarilerinle Allah’a sığınırken bir adım ötedeymiş gibi
kokusunu aldığın Ve insanlığa gelişini müjdelediğin Ahmet geliyor.
Yusuf’a,
İdris’e, Harun’a söyle,
Musa’ya
De ki: Vasıflarına hayran olup da ümmetinden olmak istediğin Salih kardeş
geliyor.
Müjde
ver İbrahim Peygamber’e:
Dua dua
yalvarıp gelmesini istediğin oğul geliyor.
AÇ
KAPILARINI EY YEDİ KAT SEMA,
BU
GELEN MUHAMMED MUSTAFA.
Cebrail
yol gösterir ve yürür sultanlar sultanı,
Bu
nasıl bir yürüyüş, bu nasıl bir eda,
İnci
inci ter mübarek alınlarında,
Baştan
ayağa edep var attığı her adımda.
SULTANIM!
Cennetler gösterilirken o gece ümmetini hayal ettin mi cennette?
Cehennemin
alevleri selâmlarken seni gözyaşlarını gördü mü Cebrail?
Ümmetim
dedin mi?
Sen
unutmasın bizi bunda kuşku yok!
Allah
seni unutturmasın bize!
Yürüdü
Resûlallah,
Cebrail
önde, Bir gece yürüyüşüyle yürüdüler yükseldiler,
Yükseldikçe
yükseldiler.
Cebrail
durdu birden :
“Ya Resûlallah
benimle buraya kadar.”
Efendimiz
“Niçin” diye sordu.
–“Burası
Sitrey-i Münteha’dır. Bir adım daha atarsam yanarım, kavrulurum.”
Allah
Resûlü sordular: “– Nasıl gidilir Sitrey-i Münteha’dan”
Cibril’i
Emin cevap verdi: “– Aşkla Aşkla gidilir Ya Resûlallah!”
Yürü
Sultanım yol senindir,
Aşk
vadisinde mühür senin
Söz
senindir, hâl senindir,
Muhabbetin
adı sensin, Varlıkların tadı sensin,
Yürü ve
selamını ilet gözü yaşlı ümmetinin, sensiz bunca yetimin ilet selâmını,
Ahir
zamanın ahını yüceler yücesine ilet.
SULTANIM!
Sen dönerken miraçtan ilahi hediyelerle, bizim için miraç olan beş vakit
namazla, Bakara Süresi’nin son iki ayetiyle ve şirke düşmeyenin
affedilebileceği müjdesiyle.
Dönerken
sen miraçtan biz ahir zamandan Ebu Bekir edasıyla sesleniyoruz çağlara :
“O
SÖYLEDİYSE DOĞRUDUR”
“RESULULLAH
SÖYLEDİYSE DOĞRUDUR”
Ve bir
ayetin sıcaklığı sarıyor kâinatın kalbini:
Her
türlü noksanlıktan münezzeh olan Allah kulunu geceleyin Mescid-i Haram’dan alıp
kendisine bir takım ayetler gösterelim diye etrafını mübarek kıldığımız
Mescid-i Aksa’ya götürdü.
Çünkü
İşiten ve bilen O’dur.
Dursun
Ali Erzincanlı